Diş implantları, uygulama alanlarına ve çene içindeki belirli bölgelere göre kategorilere ayrılır. Bu sınıflandırmaların temel etkenleri, implantların çene kemiğine mi yoksa elmacık kemiğine mi yerleştirildiği ve hastanın kemik yapısının durumudur. 200'den fazla şirketin çeşitli implant türleri sunduğu göz önüne alındığında, diş hekimleri hangi implantın çenenin hangi kısmına uygulanacağı konusunda geniş bir seçeneğe sahiptir. Şimdi, bu türleri daha detaylı inceleyelim.
Uygulama alanlarına göre implant türleri:
İmplantlar, yerleştirildikleri bölgeye göre üç farklı gruba ayrılır: çene kemiğine yerleştirilen (Endosteum İmplantları), kemik üstüne yerleştirilen (Subperiosteal İmplantlar) ve elmacık kemiğine yerleştirilen (Zygoma İmplantları). Ayrıca, diş protezlerine daha fazla stabilite sağlayan transosteal implantlar gibi daha karmaşık implant teknikleri de bulunmaktadır.
1- Endosteum İmplantları
Piyasada en yaygın kullanılan implant türü endosteal implantlardır. Bu implantlar, 1960'larda İsveçli profesör Per-Ingvar Brånemark tarafından geliştirilmiştir. Brånemark, titanyumun kemik dokusuyla mükemmel biyouyumluluğunu keşfederek, implantların kemik içine etkili bir şekilde yerleştirilmesini sağladı.
Endosteal implantlar, dikkatlice çene kemiğine yerleştirilen küçük titanyum vidalardır ve diş protezleri için sağlam bir temel oluşturur. Piyasadaki önde gelen implant markalarının bu buluşun ardından implantolojiye olan ilgisi hızla artmıştır. Endosteal implantlar, aşağıdaki alt kategorilere ayrılır:
a. Vida Tipi (Dişli) İmplantlar:
Tüm endosteal implant türleri arasında en yaygın olanlardır. Bu implantlar vida şeklinde olup doğrudan çene kemiğine yerleştirilir. Dişler, kemik ile implant arasındaki yüzey temasını artırarak osseointegrasyonu ve stabiliteyi artırır.
b. Silindir Tipi (Düz) İmplantlar:
Bu implantlar, çene kemiğine yerleştirilen pürüzsüz, silindirik çubuklardır. Dişli tiplerin aksine, bunlar destek için çevresindeki kemiğe dayanır. 2022 yılında Hindistan'da yapılan bir bilimsel araştırmada, 30 hastaya konik implant, diğer 30 hastaya ise silindirik implant uygulanmıştır. Araştırmanın bulguları, silindirik implantların ilk yerleştirildiğinde daha az stabil olduğunu, ancak erken dönemde bir kan pıhtısı sayesinde stabil hale geldiğini göstermektedir. Bu implantlar daha az yer kapladığından, kemik etrafında daha hızlı büyüyerek ameliyat sonrası kemik nekrozu riskini azaltır. Çalışma ayrıca, silindirik implantların konik implantlara göre daha az stabil ve daha ağrılı olduğunu bulmuştur.
c. Bıçak Tipi İmplantlar:
Bu implantlar, ince ve dikdörtgen şeklindedir. Bıçak tipi implantlar, kemik silindir veya vida tipi implantlar için çok dar olduğunda çene kemiğine yerleştirilir. Yapay dişleri desteklemek için daha geniş bir yüzey alanı sağlar.
Bıçak tipi implantlar, özellikle ince alveolar kemiklere yerleştirildiğinde, kemik grefti gerektiren durumları önleyebilir. Bıçak, hazırlanan kanala kolayca kaymalı, ancak kretin tepesinden 1-2 mm daha fazla olmamalıdır. Kanal diş arkını takip ederek eğilmişse, bıçak pasif olarak bölgeye uyacak şekilde bükülmelidir.
2- Subperiosteal İmplantlar
Çene kemiği yeterince yüksek olmayan hastalar için subperiosteal protezler uygundur. Bu implantlar, geleneksel olanlardan farklıdır çünkü çene kemiği yerine diş eti hattının üstüne yerleştirilirler. Hastanın çenesine özel olarak tasarlanan metal bir çerçeve şeklindedir; diş etleri iyileştikten sonra, hastanın dişleri bu çerçeveye sabitlenir.
Önemli kemik kaybı olan hastalar için uygun bir seçenek olmasına rağmen, geleneksel implantlara kıyasla daha fazla instabilite ve enfeksiyon riski taşır. Ancak, her hastanın özel durumuna göre çeşitli subperiosteal implant seçenekleri değerlendirilebilir.
3- Zygoma İmplantları
Zygoma implantlar, geleneksel diş implantlarını desteklemek amacıyla yeterli kemik yapısına sahip olmayan hastalar için özel olarak tasarlanmıştır. Özellikle maksillanın (üst çene kemiği) ciddi şekilde rezorbe veya kaybedilmiş olduğu hastalara önerilir. Zygoma implantları, yüzün zygomatik kemiklerine yerleştirilir. Bu da implantların daha derin ve stabil bir sabitleme sağlamasına olanak tanır, protezi daha güvenilir hale getirir. 41 ila 83 yaşları arasında değişen hastalar üzerinde yapılan bir bilimsel çalışmada, çoğunluğu kadın olan katılımcılarla zygoma implantlarının %88 başarı oranına ulaştığı belirlenmiştir.
Uygulama Türlerine Göre İmplantlar
Diş implantları, tek bir dişin desteklenmesi veya köprüler aracılığıyla birden fazla dişin desteklenmesi için kullanılabilir. Tüm ağız restorasyonları için popüler bir diğer yöntem, implant destekli protezlerdir. Bu protezler, diş etlerine ve dişlere yerleştirilen sağlam implantlar aracılığıyla sabitlenir. Bu yöntemleri daha detaylı inceleyelim.
1- Tek Diş İmplantlar
Tek implantlar, eksik olan bir tek dişi yeniden kazanmak için tasarlanmış diş implantlarıdır. Bu implantlarda, bölgedeki kemik miktarını ve yoğunluğunu ölçmek için gelişmiş görüntüleme yöntemleri kullanılır. Eğer etkilenen bölgede kemik eksikliği varsa, uygun kemik sertliğini yeniden kazandırmak için kemik grefti gerekebilir. Bu işlem tamamlandıktan sonra, başarılı bir tek implant için ideal mesafe komşu dişlerden 1.5 mm olmalıdır.
2- İmplant Destekli Köprüler ve Çoklu İmplantlar
İmplant destekli köprüler, eksik dişlerin olduğu tek bir veya birden fazla bölgeye yerleştirilen titanyum implantlardan yapılır. Köprüler, bilim camiasında kapsamlı bir şekilde incelenmiş bir tedavi yöntemidir. 2021 yılında 1673 diş implantı üzerinde yapılan bir çalışmada, 3 üniteli sabit diş protezlerinin (FDP'ler), tek implant destekli kronlara kıyasla bir yıl sonra daha fazla kemik kaybına neden olduğu bulunmuştur.
FDP'ler ise peri-implant komplikasyonlar ve teknik sorunlar açısından daha düşük bir insidansla ilişkilendirilmiştir. Bu bulgular, implant destekli sabit diş protezlerinin (FDP'ler) çevresindeki kemik ve periodontal sağlığın yakından izlenmesinin önemini vurgulamaktadır.
3- İmplant Destekli Protezler
İmplant destekli protezler, sabit implantlar aracılığıyla bu implantlara tutturulan protezlerdir. Bu tedavilerin en popüler yöntemleri aşağıdadır.
a. All on 4:
Bu teknikte, hastanın çenesine stratejik konumda dört implant yerleştirilir, bunlardan ikisi stabiliteyi artırmak için açılı olarak yerleştirilir. Bu özel implantlar, standart olanlardan daha uzun olup yaklaşık 15-16 mm ölçülerindedir. All-on-Four tekniği, All-on-Six tekniğine kıyasla bazı dezavantajlara sahip olsa da, daha az cerrahi müdahale gerektirdiği için daha kısa bir iyileşme süresi sağlar.
b. All on 6:
All-on-Six tekniği, çene kemiğine altı implant yerleştirilmesini içerir. Bu teknik, hastanın spesifik kemik yapısına uyacak şekilde tasarlanmış geleneksel implantların kullanılmasını gerektirir. All on Six yöntemi için, implantların yerleştirildiği arka bölgelerde yeterli kemik yoğunluğuna sahip olunmalıdır. All-on-Six tekniği, implant yerleştirme yoğunluğu sayesinde daha doğal bir görünüm ve yiyecek sıkışması gibi sorunlara karşı daha güçlü bir bariyer sağlar.
c. İmplant Destekli Tam Protezler:
Tam protezler, tüm dişlerin yerini alır ve çene kemiğine sabitlenmiş implantlara dayanır. Tam protez, tüm dişlerin kaybedildiği bir çenede eksik dişlerin yerini almak için kullanılır. Tam protez dişler çıkarılabilir. Tüm dişlerin kaybedilmesinin ardından, diş hekimi tam protez hazırlar. Bu, kısmi protezlerden farklıdır çünkü sadece diş etlerine bağlıdır.
Antlara Dental olarak, diş implantı tedavilerinde dünya lideri markaları tercih ediyoruz. Hastalarımızın özel ihtiyaçlarını karşılamak için her seçimi titizlikle yapıyoruz. Diş implantı, tedavinin her aşamasında hassas bir uygulama ve kaliteden ödün vermeyen bir tutum gerektirir. İşlem öncesi doğru ölçümlerin yapılması, gerekli ortodontik tedavilerin uygun şekilde uygulanması, tedavi sonrası bölgenin kapsamlı temizliği ve sıkı sterilizasyon protokolleri, implant işleminin başarısı için kritik öneme sahiptir.
Antlara Dental'de, 20 - 30 yıllık deneyime sahip implantoloji uzmanlarımızın, uzmanlığından faydalanmanızı öneririz ve böylece en yüksek standartlarda diş tedavisi olduğunuzdan emin olabilirsiniz.